|
|






Şalpazarı (Ağasar) Hakkında...
Şalpazarı ilçesinde yerleşimin çok eski tarihlere dayandığı bilinmektedir. Yörede yaşayan insanlar Oğuzların Üçoklar boyundan olan Çepni’lerdir. Çepni’lerin bu bölgeye Trabzon’un fethinden önce Uzun Hasan zamanında kafileler halinde geldikleri bilinmektedir. Çepni kelimesinin anlamı; Düşmana karşı gözü pek, mazlumlara karşı merhametli, sınır bekçiliği yapan manasına gelmekte olup, yöre insanı bu özelliklerin tümünü taşımaktadır. İlçede yaşayan çepniler; Orta Asya’dan göç ettikten sonra Doğu Anadolu’nun Doğu kesimleri ile İran’a yerleşmiş oldukları, buralarda yaşadıkları sırada yönetime karşı ayaklanma faaliyetlerine karıştıkları bilahare yönetim tarafından çıkarılan bir fermanla Anadolu’ya sürgün edildikleri tarihçilerin yapıtlarından anlaşılmaktadır. Buradan sürgün edilen Çepni Türklerinden 100.000 kadarı Doğu Karadeniz’de Görele, Tirebolu, Şebinkarahisar, Torul, Kürtün ve Ağasar (Şalpazarı) yörelerine yerleşmişlerdir. İlçe, Osmanlı döneminde Trabzon Sancağı Görele kazasına bağlı iken 1809 tarihinde çıkarılan bir fermanla Trabzon sancağına bağlı Vakfıhatuniye (Vakfıkebir) kazasına bağlandığı yöre halkının elinde bulunan belgelerden anlaşılmıştır.
Yavuz Sultan SELİM'in (I. Selim) Hükümdarlığı döneminde Trabzon, Torul ve Vakfıkebir arasındaki bölgeye "Vilayeti Çepni" denilmekte idi.
Trabzon sancağı, Görele Kazasına bağlı olan Şalpazarı 1809 tarihinde çıkarılan bir fermanla Vakfıhatu-niye (Vakfıkebir) Kazasına bağlandı. 1914'te Vakfıkebir'e bağlı bucak haline getirilen Şalpazarı daha sonra bu teşkilat kaldırılmış ve 1927 yılında Vakfıkebir'e bağlı olarak yeniden kurulmuştur. Bakanlar Kurulunun 07.12.1953 tarih ve 4-1945 Sayılı kararı ile tam teşekküllü bucak haline getirilen Şalpazarı, 02.06.1968 tarihinde Belediye teşkilatına kavuşmuş ve 7.12.1987 tarihinde de ilçe olmuştur. Merkez nüfusu 5570'tir.
İlçenin, Kireç, Çamkirişi, Dere-köy, Kalecik, Sugören ve Turaluşağı olmak üzere altı mahallesi ile Ağır-taş, Çarlaklı, Çetrik, Doğancı, Dorukkiriş, Düzköy, Fidanbaşı, Gökçe-köy, Gölkiriş, Güdün, Kabasakal, Karakaya, Kasımağzı, Kuzuluk, Pelitçik, Sayvançatak, Simenli, Sinlice, Sütpmar, Tepeağzı, ve Üzümözü adlarında 22 köyü, Yeni Mahalle, Gül-tepe, Yeşilyurt Mahallelerinden oluşan Geyikli (Alagavur) adında beldesi vardır.
Şalpazarı çevresine Ağasar da denilmektedir. Rivayetlere göre Çelebi Türklerinin genç Ağası yörenin en güzel kızı ile birbirlerine sevdalanırlar. Muhteşem bir düğünle evlenirler. Ağayı çok seven gelin Ağaya sık sık "Ağa sar, Ağa beni sar, sarıl" şeklinde maniler söyler. Böylece "Ağa Sar" yörenin adı olarak kalır.
Başka bir rivayete göre de yörede yaşayan Ağanın ayağının aksaması nedeniyle "Ağa aksak, Ağa aksar" kelimeleri zamanla "AĞASAR" olarak telaffuz edilir ve Ağasar sözcüğü yörenin adı olarak kalır.
Bir diğer rivayete göre ise 40 civarında aile yöreden göç ederken beşikdüzü Takazlı mevkiinde göçenlerin kaç kişi oldukları sorulur. Onlar da "Aha Say" derler. Bu ifade zamanla "AGASAR'a" dönüşmüş ve yörenin adı olarak kalmıştır.Esasen Ağasar sözcüğünün Akhisar sözünün değiştirilmiş şekli olduğu da söylenebilir. Zaman zaman kaynaklarda bu şekilde de geçmektedir.
Şalpazarı İlçesi, 1914 yılında Vakfıkebir kazasına bağlı nahiye haline getirilmiş,1987 yılında çıkarılan bir kanunla ilçe olmuş ve 02.08.1988 tarihinde teşkilatlanıp fiilen faaliyete geçmiştir.
Yöresel Kıyafetler
Giyim, kültürün en önemli öğelerinden birisidir. Yörenin iklimi, halkın yaşam şekli, dini inançlar gibi pek çok konuda bilgi verir.
Trabzon-Şalpazarı (Ağasar) İlçesi’nin geleneksel kültüründe en önemli öğelerden birisi de geleneksel kadın kıyafetidir. Pek çok özelliğini kaybetmiş olmakla beraber halen canlılığını korur. Bu yönüyle Şalpazarı’nı temsil ettiği gibi Trabzon ve hatta tüm Karadeniz kadın kıyafetlerini de temsil ettiği söylenebilir.
Şalpazarı’nda kadın kıyafetleri zamana ve modaya göre renklerinde , kullanış şekillerinde değişiklik gösterse de genel hatları ile bütün Şalpazarı’nda ufak tefek değişikliklerle halen kullanılır. Kıyafetin bazı parçaları günlük hayatta bütün köylerde kullanılırken bazı elemanları -köyden köye farklılık gösterse de -özel günlerde kullanılır.
Halk, şal dokumalarıyla uzun müddet giysilerini kendi el tezgahlarında yapmıştır. Döşeme ve örtünme ihtiyaçlarını dastar ve çul dokuyarak, taşıma ihtiyaçlarını çentiye (çentik), zembil (camdan), heybe dokuyarak. Sarma ve taşıma ihtiyaçlarını dırmaç, urgan ve ip dokuyarak. Bel bağı, yörek bağı dokuyarak dü süs ve beşik ihtiyaçlarını gidermişlerdir. Yine kendi el tezgahlarında sarma keten yapılarak iç çamaşırı ve gömlek gibi ihtiyaçlarını karşılamışlardır. Ayrıca zıpka, aba, şal ve başlık gibi ihtiyaçlarını da bizzat kendileri dokuyarak karşılamışlardır. Zamanla bölge bu giyim ve dokuma mallarının alım-satım yapılması nedeniyle "ŞARPAZARI" daha sonra değişikliğe uğrayarak "ŞALPAZARI" adını almıştır.
Yöremizin kıyafetleri ile ilgili bir haber:
Trabzon'un şirin bir ilçesi 'Çepni' diyarı Şalpazarı, günümüze kadar taşıdıkları ve özenle korudukları kültürel ve sosyal değerleriyle Türk kimliğinin canlı örneğini sergiliyor.
Trabzon'a 65 kilometre mesafede bulunan, 24 bin nüfuslu, öz Türkçe'yi kullanmadaki becerisi, ürettiği el sanatları, yayla turizmi, misafirperverliği, millet ve bayrak sevgisi ile var olan değerlere zenginlik katan nam-ı değer 'Ağasar' Şalpazarı'nda, giyim tarzına bakıldığında Türkiye-Orta Asya coğrafyasındaki bazı giysilerin halen kullanıldığı göze çarpıyor. Oğuz Türkleri'nin 24 kolundan biri olarak 10. ve 11. yüzyıllarda Anadolu'ya gelip Şalpazarı başta olmak üzere çevre ilçelere yerleşen Çepniler'in, kültürlerini günümüze kadar yaşatmaları geleneklerine bağlılığın ifadesi olarak değerlendiriliyor.
Şalpazarı bugün, yöresel hiçbir özelliği kalmayan erkek kıyafetleri bir yana bırakılırsa, özellikle kadın giyimi açısından dikkate değer bir yer olarak gösteriliyor. Ağasarlı hanımlar, teknolojinin bütün yeniliklerine rağmen; sadece bayramlarda, düğünlerde, yayla göçü veya şenliklerinde değil, günlük hayatlarında da yöresel kıyafetlerini giyiyor. |
Bir 'Çepni' olarak her sene memleketimde gördüğüm bayanların, genciyle, yaşlısıyla bir ahenk oluşturması, yöresel kıyafetleri ile hem onlar hem yörede doğup büyüyen hem de gelenek göreneklerine bağlı tüm milletimiz adına gurur verici bir durum. Avrupa'da bile ilgiyle takip edilen 'Ağasar kıyafetleri' her geçen gün giysi imalatında artan talep üzerine günümüzde ilgi uyandırmakta, popülaritesini arttırmaktadır. Hatta öyle ki Avrupa Birliği ve Ülkemizin ortak bir programı altında finanse edilen ve desteklenen 'Ağasar Giysisi' üretimi yapılmaktadır.
|
|
|
|
|
|